Avukat Akbulut
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Beylikdüzü Avukat Bürosu Akbulut Legal Hukuk & Arabuluculuk
Neden Bizi Seçmelisiniz ?


Merkezi İstanbul’da bulunan Akbulut Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu yerli ve yabancı müvekkillerine hukuki hizmet veren kurumsal bir hukuk bürosudur. Beylikdüzü Avukat Bürosu Akbulut Legal, 2007 yılında kurulmuş olup şimdiye dek binleri aşan dava ve icra dosyasını başarıyla sonuca kavuşturmuştur.
Bununla birlikte Akbulut Legal, müvekkillerine verdiği hukuki hizmetlerde objektiflik, verimlilik ve sonuç odaklı olmayı temel prensip olarak kabul etmiştir.
Bizler Akbulut Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin hukuki sorunlarını benimsemekteyiz. Bununla beraber mevzuat değişikliklerini yakından takip etmekteyiz. Özellikle, müvekkillerimizin hukuki sorunlarını en kısa sürede çözmek ve doğması muhtemel sorunların oluşmasını engellemek hedeflerimiz arasındadır. Bütün bunların yanı sıra büromuz ulusal hukukun yanında uluslararası hukuka ilişkin pratik çalışmalara da önem vermektedir. Bu kapsamda büromuz kurucu avukatı Salih AKBULUT tarafından çeşitli hukuki ziyaretler yapılmıştır. 2013 yılında Hollanda Yargıtay Başkanlığı, Amsterdam Barosu, Lahey Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Belçika’da bulunan Avrupa Parlamentosu gibi kurumlara hukuki ziyaretler gerçekleştirilmiş ve fikir teatisinde bulunulmuştur. Beylikdüzü Avukat Bürosu Akbulut Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu, geçmişten alınan ilhamla, müvekkillerine kaliteli hukuki hizmet verme kararlılığından ödün vermemektedir. Son olarak, Beylikdüzü Avukat Bürosu Akbulut Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu donanımlı ve tecrübeli kadrosuyla Beylikdüzü’nde bulunan ofisinde hizmet vermektedir. Tazminat Hukuku, Ticaret Hukuku, Ceza Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Yabancılar Hukuku, İcra ve İflas Hukuku, İdare ve Vergi Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, İş Hukuku Alanları, Aile Hukuku, Sağlık Hukuku, Miras Hukuku alanlarında hizmet vermeye devam etmektedir.
Hukuk Alanlarımız


Miras Hukuku
Gerçek kişilerin ölümleri ya da gaiplikleri durumlarında, isimlerine kayıtlı olan borçları veya mallarının haklarının yer aldığı hukuk alanına “miras hukuku” denilir. Miras bırakan sıfatındaki kişinin ölümüyle veya gaipliğinin ispatıyla, mallarına ve borçlarına dair olan hakları mirasçılarına kalır. Mirasçılar, sadece kanunda belirlenen yasal mirasçılardan ibaret değildir. Bunun yanı sıra yasal olarak atanmış mirasçılarında mirasa dair hakları vardır. Fakat burada bir ayrımın olduğu da unutulmamalıdır. Yasal mirasçılar, doğrudan mirastan pay almaya hak kazanırken, atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümünden önce yaptığı işlemlerle mirasa dahil olabilir. Mirasçılar malları veya borçları kabul edebileceği gibi tüm bu hakları reddetme hakkına da sahiptir. Mirası veya borçları kabul etmek istemeyen mirasçı, bu doğrultuda resmi işlem yapmalıdır. Bu resmi işlemlerin bütünlüğü için, reddi miras davası açılmalıdır. Reddi miras davasının açılması için, yetkili ve görevli mahkemeye süresi içinde başvuru yapılması gerekir. Reddi miras davasının açılması için belirlenen yasal süre 3 ayla sınırlandırılmıştır. Mirası kabul eden mirasçılar ise mirası kendi aralarında vermiş olduğu karara bağlı olarak paylaşabilirler. Yapılan paylaşım zümre sistemine bağlı olarak yapılmalıdır. Zümre sisteminde kan bağı yakınlığı da esas alınan ilkeler arasındadır. Sağ olan eş zümre sisteminde isim olarak belirtilmez. Fakat hayatta olan eş, her zümre kademesiyle mirastan pay alma hakkına sahiptir.
Tüketici Hukuku

Tüketici hukukunda, alıcı ve satıcı tarafları vardır. Alıcı ve satıcı arasında yaşanılan anlaşmazlıklara bağlı olarak, tüketici hukukunun ilkeleri uygulanır. İlkeler uygulamasında, yapılan alışverişe bağlı olarak ödenen miktarda önemli olmaktadır. Çünkü buradaki ödeme miktarı hangi işlemlerin yapılacağını belirler. Ödeme miktarı belirli miktarı aşmadıysa, tüketici hakemliğine başvuru yapılır. Belirli miktarın aşılması durumunda da tüketici mahkemesine başvuru yapılır. Ödeme koşulları ve miktarı her yıla göre değişiklik gösterir. Tüketici hukuku kapsamındaki değerlendirmeler sadece bir mal satışıyla ilgili değildir. Bunun yanı sıra alınan hizmet vb. durumlarda bu kapsamda değerlendirilir. Alıcı ve satıcı kanuni uygulamalara başvurmadan kendi arasında da anlaşmazlığın giderilmesini sağlayabilir.

Anlaşmazlığın giderilmesi için birden fazla yöntem olmaktadır. Bunlara örnek verecek olursak;

  • Ödenen miktarın iade edilmesi
  • Satın alınan ürünün yenisiyle değiştirilmesi
  • Kusurlu hizmetin telafisi
  • Alıcı ve satıcı arasındaki uygulanan diğer telafi yöntemleri

Tüketici hukukunda belirtilen diğer bir detaysa, cayma süresi olmaktadır. Cayma süresi pek çok unsurda geçerlidir. Fakat cayma hakkında belirlenen bir süre olmaktadır. Yapılan anlaşma şartlarına bağlı olarak cayma süresi belirlenir. Bu süre 7 günle sınırlı olabileceği gibi 14 gün veya daha fazlası şeklinde de düzenlenebilir. Anlaşmada belirtilen süreye uyum sağlanmalıdır

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
İş ve sosyal güvenlik hukukunda; Devlet, işveren ve işçi arasındaki tüm düzenlemelere yer verilir. Devlet, yapmış olduğu düzenlemeler çerçevesinde işçi ve işveren arasında olması gereken kuralları belirler. Belirlenen kurallara uymayan davranışlar sergileyen taraf ise yine Devletin belirlemiş olduğu kanunlar çerçevesinde yargılanır. İş ve sosyal güvenlik hukukuna göre; işveren, işçinin çalışmasının karşılığında tüm ödemelerini eksiksiz şekilde ve zamanında yapmalıdır. Ayrıca işçinin güvenlik önlemleri dahilinde çalışması içinde gerekli önlemlerin alınması sorumluluğu işverene aittir. İşçinin de en temel görevlerinin arasında; iş vakitleri sırasında işinin gerekliliğini eksiksiz ve doğru yapmaktır. İşçi ve işveren arasında yaşanılan anlaşmazlıklar neticesinde, kanunen belirlenen çözüm yolları vardır. Çözüm yollarını iki kısma ayırmamız mümkündür. Bunlar; arabuluculuk sistemine ya da iş mahkemesine gerekli başvuruların zamanaşımı süresi dolmadan başvuru yapılmasıdır. Arabuluculuk sistemi, iş mahkemelerine oranla tarafların daha kolay şekilde çözüme ulaşmasını sağlar. Sisteme bağlı olarak süreç hızlı ilerler. Arabuluculuk sisteminde, taraflar ya da vekillerinin görüşmesi için toplantılar düzenlenir. Toplantı, yetkili arabulucu tarafından planlanır. Taraflar toplantıda anlaşma sağlarsa, dosya bu şekilde sonuçlanmış olur. Fakat taraflar arabuluculuk sistemine bağlı olarak anlaşamazsa mahkeme yoluna başvuru yapılır. Arabuluculukta görevli avukatın en temel görevi, tarafsız şekilde toplantıları idame ettirmektir. Yetkili arabulucunun hiçbir tarafa fikir verme vb. davranış sergilemesine izin verilmemektedir.
İcra ve İflas Hukuku

Borçların alınması, borç ve alacaklara dair tüm unsurların düzenlenmesi, iflas konularında icra ve iflas hukuku kanunlarından yola çıkarak ilerleme yapılmalıdır. İcra hukukunda, borçlu ve alacaklının hakları korunma altına alınır. İcra ve iflas hukuku pek çok konuyla ilgilenmektedir. Bu konu başlıklarının bazılarını belirtecek olursak;

  • Alacakların tahsilinden kaynaklı icra ve iflas işlemleri
  • Cari hesaplara bağlı olarak icra işlemlerinin uygulanması
  • Faturalara bağlı icra işlemlerinin uygulanması
  • Kredi, finans, sözleşmelere bağlı icraların işleme alınması
  • Borçlara itiraz hakkının kullanılması
  • İtirazların kabulü veya reddi davası
  • Tahliye davası
  • Ecri misil davası
  • Müdahalenin men-i davası
  • İhtiyati haciz davası
  • İhtiyati hacze itiraz
  • Kira anlaşmalarına bağlı oluşan hakların davası
  • İpoteklerin paraya dönüştürülmesi
  • İhalelerin feshi

İflas, ödemelerin zamanında yapılmamasından dolayı borçluya yönelik takip başlatılması üzerine, borçlu tarafın mallarının tasfiye edilmesiyle alacaklıların ödemelerini almasını sağlayan kanun uygulamalarının bütünlüğüdür. Kanun bütünlüğünde yer alan tüm uygulama işlemlerinin kararını, asliye ticaret mahkemesi vermektedir. İcra ve iflas hukukuna göre iflas tek şekle bağlı değildir. Kanunlara göre; kambiyo senetlerine bağlı iflas yolu, genel iflas yolu ve doğrudan iflas yolu şeklinde yapılabilir. Belirtilen iflas yollarının başlatılma sebepleri, sürecin ilerlemesi ve sürece dair işlemler farklılıklara tabii tutulmaktadır. Tüm bu sebepler doğrultusunda belirtmemiz gerekir ki; sürece başlanmadan önce bilgi ve deneyim sahibi avukat desteği alınması önemlidir.

Gayrimenkul Hukuku

Taşınmaz mallara dair olan tüm hakların korunması, gayrimenkul hukuku kapsamında yer almaktadır. Gayrimenkul hukukunda; ev, arsa, bina, inşaat vb. diğer taşınmazlar söz konusu olur. Ayrıca bu hukuk alanının bir kısmını da kamulaştırma davaları oluşturmaktadır. Kamulaştırma davasında taraflardan biri mal sahibi olurken, diğer taraf Devlet olmaktadır. Devlet, kamu yararının doğrultusunda ve belirli şartlara bağlı olarak kişilerin mülkiyet hakkını sonlandırabilir. Mülkün sahibi bu anlaşmayı kabul etmekle yükümlü değildir. Mülk sahibi, Devletin vermiş olduğu bu karara itiraz etme hakkına da sahiptir. Kamulaştırmanın yapılabilmesi için kanunlar doğrultusunda bazı şartlar belirlenmiştir. Bunları belirtecek olursak;

  • Kamulaştırma, yetkili idare kontrolünde yapılmalıdır
  • Kamulaştırmanın temel amacı, kamunun yararının bulunması kuralına uygun olmalıdır
  • Kamulaştırmanın bedeli peşin şeklinde ödenmelidir
  • Kamulaştırma yapılırken kanunlarda belirlenen tüm kurallara uygun ilerleme gösterilmelidir.

Gayrimenkul hukuku ve miras hukuku konularının bazı şekillerde birleşmeye uğradığını belirtmek isteriz. Konuya örnek verecek olursak; miras hukukundan oluşan haklar sayesinde tapu iptal davasının talep edilmesini söyleyebiliriz. Miras bırakılan bir taşınmazın satılmasına bağlı olarak, mirasçılardan en az birinin haksızlığa uğratılmasında tapunun iptali istenebilir. Gayrimenkul hukuku ve miras hukuku farklı hukuk alanları olsa da belirli noktalarda birleşmektedir. İki hukuk alanının bir araya gelmesi dava süreçlerinin daha karmaşık şekle gelmesine neden olur. Bu sebeple de hak kayıplarının önlenmesi adına, uzman avukat desteğinin alınması önemli bir unsurdur.

Ceza Hukuku

Ceza hukukunun içerisinde pek çok mahkeme türü vardır. Bu mahkeme türlerine, davanın konusuna bağlı olarak başvuru yapılır. Ceza mahkemesi türleri şu şekildedir;

  • Sulh ceza mahkemeleri
  • Ağır ceza mahkemeleri
  • Fikri sınai ve hakları mahkemeleri
  • Yargıtay ceza dairesi
  • İstinaf mahkemeleri
  • İcra ceza mahkemesi

Yukarıda belirttiğimiz mahkemelerin yanı sıra ceza hukukunun içerisinde çocuk mahkemeleri de vardır. Bunlar; çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemeleridir. Türk hukukuna göre pek çok davada avukatla çalışma zorunluluğu yoktur. Özellikle ceza davalarının büyük oranında bu durum değişikliğe uğrar ve avukatın bulunma zorunluluğu kanunlar tarafından belirtilir. Taban sınırı 5 yıldan fazlaysa, yaşı küçük olanlar, malullük esaslarında kendini savunamayacak kişilerin olduğu davalarda avukatın olması şarttır. Ceza hukuku avukatları hem dava konusu hakkında hem de davanın süreci hakkında bilgi ve deneyim edinmişlerdir. Ayrıca meslekleri gerekliliğince çıkan her yeni kanun hakkında ya da kanun düzenlemesinde oluşan değişiklik hakkında da bilgi sahibidirler. Tüm bu durumlarda süreçte oldukça önemlidir. Ceza davalarının süreçleri uzun olduğu kadar karışık şekilde de ilerler. Davada yer alan deliller, şahitlerin dinlenmesi, incelemelerin yapılması, ek delillerin bulunması, mahkemenin taleplerinin gerçekleştirilmesi, itirazların yapılması gibi birçok işlem sürece dahildir. Dava sürecinde yapılması gereken işlemlerde belirli süreye tabii tutulur ve bu süre içinde işlem yapılması da zorunludur.

Bilişim Hukuku

Bilişim, bilgi ve iletişimin bir araya gelmesidir. Gelişen dijital dünyaya bağlı olarak, bilişimle alakalı pek konuda ilerleme yaşanmaya başlandı. Dijital dünyada yaşanan ilerlemeler hayatımıza kolaylık sağladığı gibi bazı mağduriyetlerinde yaşanmasına yol açmaktadır. Bilişime bağlı olarak pek çok suç unsurunun gerçekleştiği görülmektedir. Bu suçların çözülmesine dair özel birimler kurulmuş ve suçlulara ulaşılması da kolaylaştırılmıştır. Bilişim suçları, teknolojik ürünlerle işlenmektedir. Bu suçlara bazı örnekler verecek olursak;

  • Teknolojik aletlerin sistemlerine girilmesi
  • Teknolojik aletlerde bulunan sistemlerin erişiminin engellenmesi ve sistemlerin silinmesi
  • Teknolojik aletlerle yasaklı olan uygulamalara girilmesi
  • Teknolojik aletlerle yapılan dolandırıcılık ve sahtecilik işlemleri
  • Yazılımsal bilgilerin izinsiz şekilde kullanılması veya bilgilerin başkalarıyla paylaşılması
  • Kişisel bilgilerin izinsiz ve kötü amaçlı şekilde kullanılması
  • Ticari bilgilerin başkasına verilmesi
  • Terör kapsamında etkinlikler
  • Çocuk pornosu izlenmesi, çekilmesi veya görüntülerin yayılması
  • Hakarete dayanan sözlerin yayınlanması
  • Diğer teknolojik aletlerle işlenen suçlar

Bilişim hukukunda yer alan suçların işlenmesiyle, kişi veya kişilerin mağdur olmasına sebebiyet verilir. Kanunlar mağdur olan kişilerin haklarını, cezai işlem uygulamasıyla koruma altına almaktadır. Bilişim suçlarında da uygulanan temel cezalar olmaktadır. Bu cezalar adli para cezası olabileceği gibi hapis cezası da olmaktadır. Cezanın belirlenmesinde etkili olan pek çok unsur vardır. En temel unsur ise suça bağlı olarak mağdurun yaşamış olduğu maddi ve manevi zarar gelmektedir.

Aile Hukuku

Aile hukuku, genel eşler ve çocuklar üzerine kurulmuştur fakat bazı konularda 3.kişilerde aile hukuku kapsamında bulunan davalarda taraf olabilir. Aile hukukunda boşanma davalarına geniş yer verilmiştir ve boşanma davasının açılabilmesi için belli başlı şartlar kanunlara bağlı tutulmuştur. Fakat bu şartlar davanın türüne göre değişiklik gösterir. Tüm dava türlerine göre boşanma davası açılabilmesi için en temel kuralın, geçerli ve yasal evliliğin varlığından söz etmek olduğunu da belirtmeliyiz. Aile hukukunda yer alan büyük dava konularından biri de velayet davaları olmaktadır. Velayet davaları ortada bulunan vakıalara göre değişik isim başlıkları altında açılabilir. Bunlara örnek verecek olursak; velayet davası, velayetin değiştirilmesi davası, velayetin ortadan kaldırılması davalarını sıralayabiliriz. Velayet davası, boşanma davasıyla açılabileceği gibi vakıanın türüne göre boşanma davasının haricinde de açılabilir. Aile hukuku davalarında 3.kişilerinde yer alabileceğinden bahsetmiştik. Buna örnek olarak velayetin kaldırılması davasını belirtebiliriz. Velayetin kaldırılması davası, 3.kişi tarafından yani anne veya babanın haricinde olan biri tarafından açılabilir. Eğer çocuğun maddi ve manevi çıkarları kötüye kullanılıyorsa, çocuğa eziyet ediliyorsa, anne baba kısıtlılık halindeyse vb. bir durum meydana gelmişse iş bu dava açılabilir. Velayet davalarında mahkemenin tek amacı, çocuğun çıkarlarını ve güvenliğini koruma altına almaktır. Bu sebepten dolayı da velayet davaları oldukça hassas süreçlerden geçmektedir.

updates from us
Blog
29.09.2024 11:19
Test Blog Açıklama
DAHA FAZLA »
Sorularınız mı var ?
Telefon Numarası:0532 448 09 95
0 212 872 60 70
İletişime Geçin
İletişim
Subscribe us

Subscribe to our Newsletter to get first
Gift voucher by YourDomain.com

Copyright © 2024 By e-kolaykod